Özet
Hukuk toplumsal ve siyasal olarak bir ülke sınırları içinde yaşayan halkın nasıl, hangi kurallarla yaşayacağına yönelik normlar bütünüdür. Hukukun hem yasal hem de toplumsal dayanakları vardır. Yasalar ne derse desin, toplumsallaştırılmamış bir yasa pratikleşmez. Toplumun kültürlenme, hayatla ilişkilenme biçimi yasaları yeniden ve yeniden üretir. Toplumda yönetilenler ve yönetenler arasındaki en önemli bağı karşılıklı güven ilişkisi düzenler ve bu güvene en çok ihtiyaç duyulan , devletin en çok hissedildiği ve ölçüldüğü yer mahkemelerdir yani yargı sistemine duyulan güven toplumun devlete bakış açısını ve itimadını belirler. Türkiye özelinde incelediğimizde yargıya duyulan güvenin son sıralarda yer aldığını görüyoruz. Bu anlamda da asıl önemli olan şey, toplumun ne istediğidir. Toplum ne istiyor? Adalet siyasal bir olgudur. Pozitif hukuk alanına ait bir kavram değildir. Siyasal alan için adil olan, adalet sistemi için de adildir. Bu nedenle de adalet kavramlarının meşruiyeti önce toplumla sınanır. Adalet mekanizmasının güç ilişkilerine bağlı olarak anlam kazandığı bir dünyada, yasaları uygulayanların da bu güç dengelerine bakarak karar vermesi kadar normal bir tutum yoktur. Bir hassas terazi beklentisi, maalesef ham bir hayaldir ve toplumsal bir değeri yoktur. Bu yüzden bu adaletsizlikle başa çıkılabilmesi için toplumun kamusallıklar yaratarak güçlü bir kamu yönetimi inşa etmesi , yönetimde aktif bir rolde bulunması ve karşılıklı güven esasına uygun hareket etmesi gerekir. Anahtar Sözcükler: toplum, adalet, kamusallaşma, hukuk, yargı, güven
Comments
|
Arşivler
April 2019
Kategoriler |